20 Mayıs 2010 Perşembe

Asus T101MT, Samsung GenoA ve söz dinlemeyen mobil cihazlar üzerine

Mobil Yazılar'a detaylı yazılar yazmaya vakit bulamıyorum, iki paragraflık yazıları göndermek de hoşuma gitmiyor. Bu yüzden arada bir "köşe yazısı tadında" birkaç konuyu birden ele almaya çalışacağım.

Samsung GenoA

Geçen haftalarda hediye etmek amacıyla bir Samsung GenoA satın aldım. GenoA, Corby'nin uygun fiyatlısı. 3G'si de yok, WiFi'si de. Son derece basit bir dokunmatik telefon, zaten hediye aldığım kişinin de GPRS'e bile ihtiyacı yok. GenoA'nın en iyi özelliği pil ömrü. Ayrıca şık bir telefon. Ekranı çok yüksek çözünürlükte olmasa da dokunmatik olmayan ve benzer fiyat aralığındaki ortalama bir telefona göre büyük. Ben beğendim doğrusu.

Arabirimi de fena değil ama, bazı yerlerde garip tercihler yapmışlar. Samsung'a alışık olmayan biri için kullanımının çok da kolay olduğunu söyleyemem. Hele menüleri kaydırmak en gıcık yönü. Keşke yön tuşları olsaymış dedirtiyor. Widget'lar da fena değil, ama yine kolay kullanımlı olmadıklarını düşünüyorum.

Yukarıda belirttiğim gibi, vaktim olmadığı için eskisi gibi detaylı incelemeler yazamıyorum. Samsung GenoA hakkında merak ettikleriniz olursa yorum bırakarak sorabilirsiniz.

HP'nin Palm'ı satın alması

Engadget'ın dediği gibi, Palm'a talip olacak firmanın HP olacağı hiç aklımıza gelmemişti. HP ürünlerini kullanırım ama, firmaya kanımın kaynadığını söyleyemem. Neden bilmiyorum. Yine de Palm'ın yenilikçi yönünü öldürmez ve markasını yok etmezlerse, HP'nin desteği ile WebOS'in daha çok kullanıcıya ulaşacağını ümit ediyorum.

Benim cici mobil cihazım

Bir mobil cihazı kullanmayı güzel yapan nedir? Pek çok şey sayılabilir, değil mi? Özellikler, arabirim, kullanıcı deneyimi vs. Ama pek de farkında olmadığımız bir faktör daha var bana kalırsa: Mobil cihazlarımızı bize ait olduklarını hissettirdikleri ölçüde seviyoruz.

Büyük ekranlı cihazların bu konuda daha iyi olduğunu düşünüyorum. Size ait olan kocaman bir çalışma alanı. Ayrıca dokunmatik ekranlar da bu hissi destekliyor bence. Çalışma alanınıza, dokümanlarınıza, fotoğraflarınıza, arabirim öğelerine dokunabiliyor, nesneleri gerçek hayattaki gibi dokunarak yönetebiliyorsanız daha kişisel bir deneyim elde edersiniz. Doğrudan dokunmak yerine navigasyon butonlarını kullanarak "menüden seçmek" daha mekanik bir deneyim sunuyor.

Elbette bir diğer faktör de cihazların "söz dinlemesi". Tost makineniz kafasına göre kızartmaya karar verseydi nasıl hissederdiniz? İşte mobil cihazlarınız da başına buyruk davranınca aynısı oluyor. Windows Mobile deneyimimde en çok sinir oluğum şeylerden biri Start menüsüne tıkladığımda menünün keyfi olduğu zaman açılmasıydı. Cihaz bana aitse, ben tıkladığım anda açılmalı. Kontrol bende olmalı.

Asus T101MT Türkiye'de, ama hayatımızda bir değişiklik yok

Asus'un tablet bilgisayarı gelsin diye bekleyip duruyorduk, sonunda da geldi ama hayatımızda hiçbir şey değişecek gibi değil. Cihazı ElectroWorld'de denedim, şu an kullandığım LG X130 ile karşıştırdım. Asus T101MT, ucuz bir dokunmatik bilgisayar ama, pahalı bir netbook. Piyasadaki netbooklardan tek farkı dokunamtik olması ve o konudada ne kadar iyi olduğundan şüpheliyim.

Parmak modunda dokunmatik yüzey fena değil ama, kalem modunda iki kere kalibre etmeme rağmen tıklamalarımı yanlış algılamayı (söz dinlememeyi) sürdürdü. El yazısı ile notlar almaya çalıştım ama yazdıklarımın bir kısmı kesik kesik çıktı. Bilmiyorum, belki de kullandığım kalemden (N800 kalemi ile denedim) belki herkesin dokunduğu bir cihaz olduğundandır. Yani bütün cihazlarda böyle problemler olacak diye bir şey yok ama, "demo" cihazdaki durum bana iç açıcı gelmedi.

Ekran parlaklığı X130 ile hemen hemen aynı, belki bir kademe daha az olduğu iddia edilebilir. Ancak X130'da görüntü daha net, çünkü T101MT'nin dokunmatik yüzeyi garip bir ışıltıya sebep oluyor. Bir de ekranı üstüne katladığınızda otomatik olarak görüntüyü döndürmüyor, bir tuşa basılı tutmanız gerekiyor. Boşuna vakit kaybı. Windows Starter olması da ayrı bir dert, Windows 7'nin tablet özelliklerinden yoksun kalıyorsunuz.

Bir sürü olumsuz yön sıraladım, biliyorum. Yine de bunlar dışında "ayaküstü" testimde başka bir problemle karşılaşmadığımı belirteyim. Yavaşlık oluyorsa da ben hissetmedim. Bence bu cihazın en büyük problemi, netbook fiyatında olmaması. 500-600 liraya aynı özelliklerde (hatta belki daha iyi özelliklerde) cihazlar varken "iyi çalıştığı şüpheli" bir dokunmatik yüzeye 400 lira verecek kadar zengin misiniz? Asus T101MT'nin fiyatı Hepsiburada.com'da 1020, ElectroWorld'de 950 lira. Bence şu anda son derece pahalı.

Hiçbir detay küçük değildir

Başlıktaki cümle, Palm'ın bir ürününde kutudan çıkan kartonlardan birinin kenarında yazıyordu. Cihazın "unboxing" videolarında kimilerinin bu yazıyı farkedip beğendiklerini, kimilerinin ise hiç farketmediklerini gördüm. Aslında Palm haklı. Kullanıcı görmese bile, hiçbir detay küçük değil. Çünkü o küçük detaylar bir araya geldiklerinde kullanıcı deneyimi dediğimiz şeyi oluşturuyorlar. UI design ya da product design değil, UX design. Çünkü kullandığımız şeyler düğmelerden, metin kutularından, fonksiyon ve prosedürlerden ibaret değil. Mobil cihazlar son derece kişisel, yanımızdan ayırmadığımız, sanki bir uzantımız olmuş aletler haline geldi; bu da onların sunduğu kullanıcı deneyimini son derece önemli yapıyor. Donanım da son derece önemli ama, yazılımsal açıdan üretilebilecek o kadar basit çözümler bulunuyor ki, aynı hataların tekrar tekrar yapılması insanın sinirini bozuyor. Çok basit bir örnek, hem masaüstünde hem de "avuç içinde" web sayfalarını kaydederken karşıma çıkıyor. "Bu dosya isminde geçersiz karakterler var, kaydedemem" diyor. Madem öyle, geçersiz karakterleri değiştirecek bir kod yazsana sevgili programcı! Sizin programlama dilinde replace string özelliği yok mu Allah aşkına? Masaüstünde neyse de, "mobil" haldeyken kullandığımız cihazlarda böyle hata mesajlarıyla karşılaşmamamız lazım. Bunu ve benzeri çözümleri düşünmek de, hayata geçirmek de zor değil.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder