28 Aralık 2009 Pazartesi

CD'nin ve hafıza kartının sonu

MacBook Air çıktığında CD sürücüsü olmamasını eleştirmiştik, ama kimileri de "CD'yi bitiren firma Apple olacak" yorumunda bulunmuştu. Sonraları netbooklar bizi iyice alıştırdı CD'siz yaşama. CD dediğim "optik disk" elbette, ister DVD ister Blu-Ray olsun, farketmiyor. Zira bilgisayar dergileri çift katmanlı DVD'lerden ikişer ikişer dağıtıyor da ne oluyor? İhtiyaç duyduğumuz çoğu şeye internetten erişebiliyoruz; CD'ler ile uğraşmak "zahmetli iş" oldu artık. CD'lerin kalan birkaç kullanım alanı için de bu kadar büyük boyutlarda olmaları gerekmiyor kanımca.

Hafıza kartları da benzer bir sona doğru gidiyor sanki. Önce kullanıldıkları mobil cihaza özeldiler, bir modelden çıkardığınızı diğerine takamıyordunuz. Sonra standartlaşmaya başladılar, ama hem boyutları büyüktü, hem de pahalıydılar. Boy boy hafıza kartları çıktı: Tabi giderek küçülen boylarda.


Eskiden bir cihazın iki farklı hafıza kartı takabileceğiniz yuvalarının bulunması bir avantajdı. Şimdi gereksiz yer israfı olup çıktı. Eskiden, bir makineden diğerine, bilgisayardan telefona, fotoğraf makinesinden PDA'ya dosya aktarmak için hafıza kartlarını kullanırdık. Şimdi bunun yerini de kablosuz veri aktarım teknolojileri aldı. MicroSD kartlarla birlikte boyutları telefonlarımızdaki bir çip kadar küçülen hafıza kartları, sadece hafızayı arttırmanın bir yolu haline geldiler artık, hem de bir kez takılıp hiç çıkarılmıyorlar. Fotoğraf makinemiz 5G (ya da çıkacak olan son teknoloji her neyse o) özelliği kazandığı gün hafıza kartının bu son işlevi de yaygın kullanımdan kalkabilir, zira o gün fotoğraflarımız çektiğimiz anda online dosya depomuza gidiyor olacaktır.

20 Aralık 2009 Pazar

Vodafone Sagem Spiga (UMID mBoook M1)

Öncelikle Vodafone'u tebrik etmek istiyorum, böyle cihazları getirmeye kalkışan pek fazla firma olmuyor. Vodafone'un Spiga'sı, aslında bir UMID mBook M1. Aslında sadece Sagem değil, başka firmalar da kendi markaları altında piyasaya sürdürler M1'i.



Spiga küçücük, Psion 5 MX boyutlarında bir cihaz. 1024x600 çözünürlükte ekranı var, ama ekran boyut olarak oldukça küçük: 4.8 inç. Cihazı kullananlar bunun biraz problem olduğunu söylüyor, çünkü bütün arabirim öğeleri çok küçük gözüküyormuş. Ekran aynı zamanda dokunmatik. Touchpad ya da benzeri bir şey yok. Güneş ışığı altında ekranın görülebilirliğinin düştüğü söyleniyor. Spiga'nın 1.1 GHz Intel Z510 işlemcisi; WiFi, Bluetooth ve 3G'si; 8GB hafızası ve MicroSD kart yuvası var. Pil ömrü 4-5 saat kadar.

Boyutları gerçekten küçük, diğer netbook'lar Spiga'nın yanında kocaman kalıyor. Ama bu kadar küçük olabilmesi için fedakarlık edilen şeyler var elbette. Klavyesi de küçük, fazla tuşlara yer yok, hatta Vodafone'un Türkçe klavyeli versiyonunu çıkaracağından şüpheliyim. Tek hoparlörü var, 3.5 mm kulaklık çıkışı bir adaptörle sağlanabiliyor. Ne yazık ki USB çıkışı da sorunlu, bir adet ve o da adaptörle sağlanıyor.

iPhone ve Spiga (UMID M1). Arkada: Fujitsu U820.
iPhone ve Spiga (UMID M1). Arkada: Fujitsu U820. Fotoğraf: UMPCPortal. CC lisansı ile kullanılmaktadır.

Bir de işin maddi yönü var. Vodafone cihazla birlikte bize internet paketi de satacak. Şahsen büyük internet paketlerine ihtiyacım yok, hele 18 ya da 24 ay Vodafone'a bağımlı olmayı hiç istemiyorum.

Spiga herkese hitap etmiyor. Gelsin bakalım, Asus T91 ile karşılaştırmak, ihtiyaçlara göre değerlendirmek lazım. Ayrıca UMID'in bu aralar mBook M2 modeli üzerinde çalıştığını da ekleyeyim.

İlgili linkler:
Vodafone Spiga resmi sayfası
Pocketables incelemesi ve bolca fotoğraf
Pocketables unboxing
UMPCPortal Flickr sayfası

11 Aralık 2009 Cuma

Kitaplar ve e-kitaplar üzerine

Kitaplar, kitaplar, büyük kitaplar, küçük kitaplar, kalın kitaplar, ince kitaplar... Her biri ayrı bir kişiliğe sahip kitaplar. Elinize aldığınızda 50 yıl öncesini hissedebildiğiniz, sadece o eski görünüşüne, hizasız karakterlerine bakması zevk veren kitaplar.

Elektronik kitaplar muhtemelen basılı bir kitabın yaşattığı duyguların yanına bile yaklaşamayacak. Çünkü elektronik kitapların aksine basılı, elle tutulur bir kitap, diğer tüm kitaplardan ayrıdır, fiziksel olarak var olmaktadır ve kendi kişiliği vardır. Birden fazla duyuya hitap eder kitaplar; yazılarını, resimlerini görür; kapağına, kağıdına dokunur; sayfaların sesini duyar ve kimi zaman da o kağıt kokusunu hissedersiniz -bir tek kitabın tadına bakmak kalıyor ki bunun önceki hisler gibi iyi olacağını garanti edemeyeceğim. Her kitabın ayrı bir kişiliği olmasındaki güzellik, her birinin bu dört duyuya farklı şekilerde hitap etmesidir. Kapağı yumuşacık olan bir kitap daha ilk dokunuşta güzel hisler uyandırır sizde. Her kitabın ayrı bir yazı tipi, sayfa düzeni, her birinin ayrı bir kağıt seçimi vardır. Kimisi "Kendini beğenmiş kitap"tır, gereksiz yere en parlak kağıda basılmıştır. Kimisinin kağıdı hafif sarımsı renktedir, gün ışığı gibi samimi bir sarı. Kimisi de bulutlu günlerdeki ya da florasan lamba ile aydınlanmış odalardaki gibi soğuk beyaz sayfalara sahiptir. Kitapların kokusu da farklı farklıdır, eski kitabı kokusundan anlayabilirsiniz örneğin.

Fotoğraf: lilahpops. Creative commons lisansı ile kullanılmaktadır.

E-kitaplar ise pek çok duygudan yoksunlar. Elektronik yazı okuma cihazının her çeşidi, ister E-Kitap okuyucular olsun, ister telefonlar, kitabın kişiliğini öldürmekteler. Bir kitap ne diğer nesnelerden ayrı, ne de dokunulabilir bir şey artık. Çünkü dokunduğumuz kitap değil, bir cihaz. Birden fazlası bir arada olunca ve kişiliğini bu denli kaybedince, okuduğumuz şey de kitap değil aslında, sadece "uzun yazı". Bir kitabı diğerinden ayırmak için kalan tek şey görsel ögeler. Mobil Yazılar.

Bir kitaba "Benim" de diyemeyiz artık, zira ilk sayfasına ismimizi yazamayız; diyelim ki not alma özelliği var, yazabildik, ne fark eder? Kitap, sıradan bir yazıya dönüşmüş nasıl olsa.

Basılı kitaplar başka işlere de yararlar. Kütüphanemiz vardır evimizde ya da iş yerimizde, içindeki kitaplarımız, ya da kitapların çokluğu ne kadar kültürlü olduğunuzu gösterir -aklımız sıra. Kitaplardan ve "nesnelerden" vazgeçemeyişimizin bir nedeni de bu olsa gerek: Gösteriş merakımız, dış görüşe bu kadar önem vermemiz. Öyle değil mi ama? Metroda kitap okuyan birini görseniz, ne güzel, vaktini değerlendiriyor dersiniz. Ama telefonu ile ilgilenen birisi muhtemelen "oyun oynuyor"dur, onun da kitap okuyor olabileceği aklımıza gelmez. Benzer şekilde, yazılıma değer vermeyiz, çünkü dokunamıyoruz.

Fotoğraf: justmakeit. Creative commons lisansı ile kullanılmaktadır.

Ancak artık zamanı geldi, artık e-kitap devrimi gerçekleşmeli. Bir dönüp bakın birkaç yıl öncesine, ne kadar yol geldik değil mi? İnternet ile ilgili eski kitaplarda, "Göndereceğiniz e-posta mesajını önceden yazıp öyle bağlanın internete ki, faturanız yüksek gelmesin" yazardı. İnternet sayfalarının iki farklı versiyonu olurdu, "hızlı" bağlananlar için resimli, yavaş bağlananlar için sadece yazıdan oluşan sayfalar. Daha hızlı bağlanabilmek için bilgisayara iki modem takıp iki ayrı telefon hattını bir bilgisayara bağlamak gibi acayip şeyler yapanlar olurdu. Öğrencilerin cep telefonu sahibi olması "gereksiz" idi, tatil için gittiği otelde dizüstü bilgisayarını kullananlar hakkında "otelin muhasebecisiymiş" diye dedikodular çıkardı. Nokia'nın "Bilim ve Teknik" dergisinde yayınlanan cep telefonu konseptleri "olacak iş değil" di. Herhangi bir yerde dizüstü bilgisayarınızdan internete bağlanmak bilim kurgu sayılırdı. Bilgisayar animasyonları ile ilgilenenler tek tük bulabildikleri videoların linklerini paylaşırdı, hatta "komik video" CD'lerde verilen birşeydi. Akademik çalışmalar için veritabanı falan yoktu, üniversite üniversite, kütüphane kütüphane gezmek gerekiyordu. Bu yazı Mobil Yazılar tarafından yazılmıştır.

Hepsi gerçekleşti, hayallerimizin ötesindekiler bile. Şimdi sırada e-kitap devrimi var. Amerika'da Kindle ile hız kazansa da hala devrimin d'si bile gerçekleşmiş değil. Çünkü kitapların duygusallığı ile e-kitapların işlevselliği çatışma içinde. Hatta o işlevsellikte bile yetersizlikler söz konusu. Koskoca bir kütüphaneyi yanınızda taşıyabilmek, kitaplar içinde arama yapabilmek, kitapçıya gitmeden, mobil internet bağlantısı ile kitap alabilmek, hatta artık basımı yapılmayan kitaplara ulaşabilmek, muhteşem şeyler. Ama hala bir kitabın kullanım modelinden uzakta olduğumuz noktalar da var. Kitap üzerine notlar almak, sayfalara hızlıca göz gezdirebilmek, bir sürü kitabı masamıza yayıp bir ondan bir bundan okuyarak çalışmak gibi şeyler ya zayıf kalıyor ya da hiç yapılamıyor. Elbette bir de kitabın kişiliği kalmıyor. Allah aşkına, e-kitap okuyucular kitap şeklinde bile değil.

Basılı kitapların yok olmasını istemiyorum asla, ancak artık dünyadaki her kitabın dijital versiyonunun da satın alınabilir olmasının zamanı geldi. E-kitapların okuyucular tarafından yaygın kabulü için de e-kitap okuyucuların eksiklerinin bir an önce giderilmesi gerekiyor. Kitabı elektronikleştirirken özünü mümkün olduğunca korursak daha rahat gerçekleşir bu devrim diye düşünüyorum.

Güncelleme: E-kitaplar ve Kindle üzerine daha fazla yazıya ulaşmak için buraya tıklayınız.

Bu yazı ve bu sitede yayınlanan bütün diğer yazılar Mobil Yazılar tarafından yazılmıştır ve bütün hakları Mobil Yazılar'a aittir. Başka bir yayında yayınlanamaz. Sitenizin, forumunuzun, blogunuzun ticari amaç taşıyıp taşımaması farketmez. Daha fazla bilgi için lütfen alıntı kurallarına bakınız.

Yeni nesil ekranlar: AMOLED

Mobil cihazlarımızın ekranlarının sunduğu görüntü kalitesi giderek artıyor. Ekranı siyah beyaz olan cihazlardan 16 gri tonlamalı olanlara, 16 renklilerden 16 milyon renklilere, piksel adedi gözle görünebilir olanlardan yüksek çözünürlüklü ekranlara geçiş yaptık. Görülebilirlik açıları yükseldi, renkler canlılaştı. Bu konuda gelinen son nokta ise AMOLED (Active-Matrix OLED) ekranlar. PocketPC.gen.tr AMOLED ekranlarla ilgili bir yazı hazırlamış, göz atmanızı tavsiye ederim. Ayrıca teknoloji marketlerinde AMOLED ekranlı bir cihaza mutlaka bakın, fark gözden kaçırılamayacak kadar belirgin.
Sizce hangisi AMOLED?Fotoğraf: RafeB. Creative Commons lisansı ile kullanılmaktadır.

İlgili linkler
PocketPC.gen.tr'den AMOLED hakkında bilgi
Wikipedia'da AMOLED
What is AMOLED?
QVGA ve VGA ekranların farkı

10 Aralık 2009 Perşembe

Maemo'da Dropbox

Dropbox, online dosya alanı veren sitelerden biri. Ücretsiz hesap aldığınızda size 2GB alan veriyorlar, daha fazlası için aylık ödeme yapmanız gerekiyor. Bir de bilgisayarınıza indirebileceğiniz bir senkronizasyon yazılımı geliştirmişler. Belirlediğiniz klasörlerdeki dosyalarınız otomatik olarak Dropbox hesabınıza yükleniyor. İsterseniz birden fazla bilgisayara bu yazılımı kurabilirsiniz.

Bu yazı yazıldığı sırada N800, N810 ya da N900 için geliştirilmiş bir senkronizasyon yazılımı yoktu. Ancak Maemo internet tarayıcısı sitenin hem normal hem de mobil versiyonuna rahatlıkla ulaşmanızı sağlıyor. Elbette mobil versiyon, sadeliğinden dolayı daha kullanılabilir olmuş. N900'ün yaygınlaşması ile Maemo için de bir senkronizasyon yazılımı geliştirileceğini umuyorum. Zira yazılımın iPhone ve Linux versiyonları da var.



İlgili linkler
Dropbox
Dropbox Mobile

9 Aralık 2009 Çarşamba

Asus T91 Türkiye'ye gelir mi?

Asus T91 Türkiye'ye gelir mi, gelirse bu küçük şirin bilgisayarı kim alır? Bu sorunun cevabı, Türk tüketicisinin bu cihazı ne olarak gördüğüne bağlı. Asus T91 çok uygun fiyatlı bir tablet bilgisayar mı, yoksa pahalı ve az gelişmiş bir netbook mu?

Netbook'ların bir ara satış patlaması yaşamasına rağmen, elektronik mağazalarının netbook reyonlarında biraz vakit geçirip insanlara kulak verirseniz, kimilerinin hala "Kim alır bunu, ekranı küçük, klavyesi küçük" dediğini, hatta "El kadar bilgisayar ne işe yarar ki, ne kadar uyduruk!" dediğini bile duyabilirsiniz. Daha netbook konsepti tam olarak anlaşılamamışken, bir de Asus T91'i satın alır mı acaba insanlar?

Bir netbook'ta ne ararsınız? Sessizlik? Hafiflik? Küçük boyutlar? Asus T91 bunların hepsini sağlıyor, üstüne dokunmatik ekran da ekliyor. Ama uzun pil ömrü, netbook startlarında yüksek performans, büyük ekran, rahat klavye, bol bol depolama alanı arıyorsanız o zaman T91 sınıfta kalıyor ve bu beni korkutuyor. Çünkü T91 gibi cihazların başarılı olmasını arzu ediyorum, ama tüketicinin çoğu netbook'ları bile umursamıyor.

Daha önce de yazdığım gibi bu cihazın popülaritesinde fiyatı önemli rol oynayacaktır. Zira eğer ortalama bir netbook'tan pahalı olursa ben bile almadan önce iyice düşünmek zorunda kalacağım. Yine de Asus Türkiye'den T91'i ülkemize getirmesini rica ediyorum, bakarsınız dokunmatik ekrana hayran kalıp alanlar çok olur :)

İlgili linkler:
Asus T91 hakkında
Asus T91MT (Windows 7'li Multi Touch versiyonu)

8 Aralık 2009 Salı

Maemo WordPy

Maemo WordPy ile N800 ya da N810 Internet Tablet'inizi kullanarak blogunuza yazılar gönderebilir, var olan yazılarınızda düzenlemeler yapabilirsiniz. Program Blogger, Wordpress ve LiveJournal'ı destekliyor. Ayrıca Picasa ve Flickr'daki resimleri kullanma imkanınız var.




İlgili linkler:
Maemo WordPy

5 Aralık 2009 Cumartesi

Nokia E63 incelemesi

Nokia E63, çok tutulan E71 modelinin ekonomik versiyonu. E63 ile E71 arasında pek çok ortak nokta olduğu için bazı yerlerde "E63 ve E71" diye bahsettim. Ayrıca bu sefer bir değişiklik yaptım, incelemeyi bölümlere ayırdım. Bu inceleme biraz dinamik olacak, zamanla yeni bilgiler, fotoğraflar videolar ekleyebilirim.

  1. Özellikler ve kutu içeriği
  2. Ses kalitesi
  3. Ekran
  4. Kamera
  5. İnternet bağlantısı
  6. Klavye
  7. Pil Ömrü
  8. Hızı/Performansı
  9. Bir akıllı telefon olarak E63
  10. Sonuç



E63’ün özellikleri ve kutusundan çıkanlar

Nokia E63'ün özellikleri şöyle:

İşletim sistemi: Symbian 9.2 S60 FP1
İşlemci: 369 MHz ARM 11
Ekran: 2.36 inç, 320x240 piksel çözünürlükte (QVGA), 16 milyon renk destekli ekran
Pil: 1500 mAh Lithium Ion, kullanıcı tarafından değiştirilebilir.
Hafıza: 110 MB hafıza
Genişleme yuvası: 1 adet MicroSD kart yuvası (8 GB'a kadar kartları destekliyor)
Networking: WiFi 802.11b/g, Bluetooth 2.0 EDR, Quad-band GSM, 3G
Ses: Dahili hoparlör ve mikrofon, 3.5 mm kulaklık girişi
Boyutlar: 113 mm uzunluk, 59 mm genişlik, 13 mm kalınlık, 126 gram ağırlık.
Kamera: 2 megapiksel, led ışık
Diğer: QWERTY thumbboard, Micro USB bağlantı noktası.

E63'ün kutusundan cihazın kendisi, şarj aleti, kulaklığı ve kitapçıkları dışında hiçbir şey çıkmıyor. Ne MicroSD kart, ne Micro USB kablosu, ne de bileklik. Bunlar E71 satın alanlara veriliyor. MicroSD kart sorun değil ama, dolaştığım teknoloji marketlerinin hiçbiri Micro USB kablosu satmıyordu. Bileklik de benim vazgeçemediğim bir aksesuar, keşke pakete dahil edilseymiş. Yine de bunun ekonomi modeli olduğunu göz önünde bulundurmak lazım (Ayrıca cihaz Bluetooth üzerinden bilgisayar ile senkronize edilebiliyor).

Sonraki Bölüm: Ses kalitesi

E63’ün sesi

E63'ün 3.5 mm kulaklık girişi var, bu da standart kulaklıklarınızı sorunsuz takabileceğiniz anlamına geliyor. Kulaklık girişini kapatan lastik kapak ise bir garip, zira cihaza bağlı değil. Aslında bir kapak da denemez, kaybolmaması için çıkartıp kutusunda saklamanız lazım.

Görüşmelerde ses kalitesi iyi ama ses seviyesini yetersiz buldum. Eski bir Sony Ericsson K750i'den bile çok daha yüksek ses çıkıyor. Müzik kalitesi ise sıfır, mecbur kalmadıkça müzik dinlemenizi tavsiye etmem, kulaklarınıza yazık. Ekolayzır ayarları var ama bana kalırsa hiçbir değişim yapmıyorlar. Yine de podcast dinlemek istiyorsanız ya da toplu taşıma araçlarında bir arka koltuktakilerin muhabbetine katlanmak istemiyorsanız E63 işinizi görecektir.

E63 dışarı ses verebiliyor, hem görüşmelerde hem müzik dinlerken ses seviyesi gayet iyi. Çift hoparlörü yok ama muhtemelen ihtiyacınız da olmayacak, zira E63'üm E'si "eğlence" anlamına gelmiyor.

Ses kaydedicisi de var, çok şükür. Cihaz multitasking destekli olmasına rağmen ses kaydediciyi arka planda çalıştıramıyorsunuz. Ses kaydı devam ederken başka bir programa geçtiğiniz anda kayıt kesiliyor.

Titreşim özelliğini de ses başlığı altına yazacağım. K750i’nin "sesi" ortalığı inleten titreşim özelliği yanında E63’ün titreşim seviyesi daha normal kalıyor. Tabi bundan dolayı titreşimi hissetmediğiniz zamanlar olabiliyor.

Sonraki Bölüm: Ekran

E63 ve E71’in ekranı

E63'ün 320x240 QVGA ekranı var. Oldukça yaygınlaşan dokunmatik ekranlı cihazlara göre küçük ve düşük çözünürlüklü bir ekranı olduğu söylenebilir. Mobil Yazılar'da sık sık QVGA ekranlara olan nefretimi dile getirmiş olsam da, E63 gibi thumbboard tipi klavyesi olan bir cihaz için yeterli bir ekranı olduğunu söylemek zorundayım. Elbette daha fazla çözünürlük her zaman daha iyidir ama her güzel şey bir arada olmuyor.

Ekran yeterince parlak ve güneş ışığı altında da görünüyor. N800'ün ekranının görünmez olduğu zamanlarda bile E63 sizi yarı yolda bırakmıyor. Ayrıca cihaz ekran parlaklığını otomatik ayarlayan bir ortam ışığı sensörüne sahip.

Ekranın dokunmatik olmaması problem oluyor mu? Doğrusu bir miktar oluyor, çünkü bazen ekrana doğrudan tıklamak yerine menülerde gezip durmak zorunda kalıyorsunuz, ama ona da zamanla alışılıyor. Hatta bir süre sonra Nokia 5800 gibi dokunmatik bir modelle karşılaştırınca, E63’ü kullanmak çok daha hızlı gelebilir size. Ekranın küçük ve düşük çözünürlüklü olması internette gezerken biraz can sıkıcı olabiliyor. Neyse ki popüler web sitelerinin bir kısmı mobil cihazlar için optimize edilmiş versiyonlara sahip.

Bir de ekranın yatay olması ara sıra problem olabiliyor, çünkü geliştirilen programların çoğu standart dikey ekranlara göre düşünülmüş. E63 ile uyumlu olduğunu söyleyen programlarda bile yazıların ekranın dışında kaldığını görebiliyorsunuz. Flash Lite oyunları da hep dikey ekranlara uygun olarak geliştirilmişler.

Sonraki Bölüm: Kamera

E63 ve E71’in internet bağlantısı

Nokia E63 hem 3G hem de WiFi özelliklerine sahip. Doğrusu 3G özelliğini henüz test etmedim, ama EDGE ve WiFi üzerinden sürekli bağlanıyorum.

Açıkçası ne cihazın kendi internet tarayıcısı, ne de sonradan yükleyebileceğiniz Opera Mobile 10 Beta muhteşem değil, ama "yolda giderken" kullanmak için yeterli. Hatta Nokia E63’den sonra geniş geniş okumam gerekmediği takdirde N800’ümü pek kullanmıyorum desem yeridir. Özellikle mobil versiyonu olan sitelerde hiç sıkıntı çekmeyeceğinizi düşünüyorum. Kimi sitelerin iPhone versiyonlarını da deneyebilirsiniz.

WiFi konusunda E63’ü N800 ile karşılaştırmak ne kadar adil olur bilemiyorum ama N800'ün bulabildiği kablosuz ağları E63 bulamayabiliyor. WiFi çekim gücü çok iyi değil yani. Bir de, her program her seferinde "hangi ağdan bağlanayım" diye soruyor, bu rahatsız edici. Ayrıca gerektiğinde otomatik olarak WiFi ve EDGE arasında geçiş yapabilmeliydi. Bunu çözmek için SmartConnect ya da Psiloc Connect yazılımlarını deneyebilirsiniz, ancak bu programların pil ömrünü azalttığı söyleniyor.

İlgili linkler:
http://www.boygeniusreport.com/2008/05/05/psiloc-connect-solves-the-s60-connectivity-problem/
http://www.geekzone.co.nz/tonyhughes/6542
http://thenokiablog.com/2008/07/24/featured-app-psiloc-connect-for-auto-switching-wifi-and-phone-network/

Sonraki Bölüm: Klavye

E63’ün kamerası

Öncelikle şunu belirteyim, nette dolaşan kafa karıştırıcı bilgilerin aksine, E63'ün 3G görüntülü görüşmeler için ön tarafında bir VGA kamerası bulunmuyor. Bunun için bir üst modelini, E71'i tercih etmelisiniz.

Cihazın fotoğraf çekmek için kullanılması gereken asıl kamerası ise Palm Zire 72'den beri gördüğüm en kötü kamera. E63 ile fotoğraf çekmek, onunla müzik dinlemek gibi: Mecbur kalmadıkça denemeyin.

2 megapiksel çözünürlükteki kameranın otofokus özelliği yok. Gerekli gereksiz devreye girip görüntüyü daha da bozan bir led ışığı var. Cihazın kamera yazılımı da son derece kullanışsız.

Nokia E63 video çekebiliyor (Hayret, sadece iPhone yapabiliyor sanıyorduk bunu(!)). Videolar 15 fps'de, QVGA kalitesinde. Bu cihazda video çekmek fotoğraf çekmekten daha iyi geliyor bana nedense. Ancak video çekerken de sürekli yanan bir ışığı var, insanlar çekildiklerini anlıyorlar. Yani küçük kardeşinizin şirinliklerini gizlice çekmek isterseniz hiç şansınız yok, çekildiğini anında fark edecektir.

Kısacası cihazın kamerasından pek bir şey beklememek gerekiyor.

Sonraki Bölüm: İnternet bağlantısı

E63’ün klavyesi

Buraya kadar sabırla okuduysanız, bir insanın neden Nokia E63 almak isteyebileceğini şimdi söyleyeceğim: Çünkü Nokia E63 ile T9'a mahkum değilsiniz.

Normal telefonlarda kullanılan tuş takımı internet odaklı bir telefona hiç uygun değil. Evet, alışan biri T9 metin tahmin sistemi ile oldukça hızlı mesaj yazabiliyor, ama bu bazen yanlış yazımlara sebep olabiliyor ("hızlı" yerine "gizli" yazdığınızı fark etmeden mesajı göndermek gibi), internet adresleri gibi T9 sözlüğünde olmayan şeyleri yazarken ise işkenceye dönüşüyor.

E63'ün klavyesi ilk başta biraz küçük gelebilir ama zamanla alışıyorsunuz ve oldukça rahat ve hızlı yazabiliyorsunuz. Ama burası Mobil Yazılar ve ben yine olumsuz bir şeyler söylemeden duramayacağım. Bunları yazalım ki almadan önce bilin, değil mi?

En temel sorun, Türkçe karakterleri yazmak için öncelikle sol alt köşedeki işlev tuşuna basmak zorunda kalmanız. Bu yazım hızını olumsuz etkiliyor. Ama bundan kurtuluş da yok ne yazık ki, çünkü Türkçe karakterlerin tek basımlık olması için fazladan tuş eklemeleri gerekirdi.

Bir diğer sorun da, yazı yazarken cihazı iki elle kullanmak zorunda kalmanız. E63'de tek elle yazmak hem yavaş hem de zor oluyor. Ayrıca, rakamları yazmak için işlev tuşuna basmak zorunda kalmak rahatsız edici. Ancak boşluk (space) tuşunun küçük olmasından dolayı herhangi bir sorun yaşamadım (E71'in boşluk tuşu daha büyükmüş, kimileri E63'ün tuşunun küçük olmasından rahatsızlık duyduklarını belirtiyorlardı çeşitli sitelerde). Bunların dışında, tuş aralığı daha fazla olan modeller daha rahat bir yazım tecrübesi sunabilirler.

Klavyedeki tüm tuşlar alttan aydınlatmalı. Tüm tuşlara rahat basılabiliyor, herhangi bir takılma ya da algılama sorunu söz konusu değil.

Doğrusu klavyeye alıştıktan sonra onu son derece aktif bir şekilde kullanmaya başladım. Mobil Yazılar’a yazı göndermek için pek vakit bulamıyordum, E63 ile toplu taşıma araçlarında uzun uzun yazılar yazabiliyorum.

Bu arada, cihazın SMS bölümünde Türkçe karakterlerle ilgili iki önemli sorun var. Birincisi, gönderdiğim mesaklardaki Türkçe karakterler gözükmüyor, ikincisi ise, zaten Türkçe karakterli SMS göndermek işkence! Çünkü Türkçe karakterler yazdıkça yazım hızı yavaşlıyor, yavaşlıyor ve en sonunda bastığınız tuşları algılamaz oluyor. Bu sorun cihazın başka hiç bir yerinde yok. Bir firmware güncellemesi ile çözülebilir belki, bilmiyorum.

Sonraki Bölüm: Pil Ömrü

E63’ün pil ömrü

Detaylı bir test yapmadım ama E63'ün pilinin ortalama olarak 2-3 gün gittiğini söyleyebilirim. Ben çok konuşmuyorum ama çok mesajlaşıyorum ve internet özelliklerini çok kullanıyorum. Yoğun internet kullanımı da pili çabuk tüketiyor elbette. Artık pili "bir tam gün" dayanan cihazlara bile "pil ömrü iyi" yazılmaya başlandı, bu durumda E63’ün pil ömrü "çok iyi" oluyor.

Pil ömrü konusunda çok memnun olduğum bir şey var, kendi kendine pili bitmiyor. Daha önce kullandığım cep bilgisayarı tipi cihazlarda bu sorun çok başımı ağrıtmıştı. Tam dolu iken hiç kullanmadığım halde pili bitip beni çılgına çeviren cihazların yanında E63 kesinlikle muhteşem.

Sonraki Bölüm: Hızı/Performansı

E63’ün performansı

Cihazın hızı konusunda pek bir problem yaşamadım. Menüler genellikle hızlı açılıyor, sizi bekletmiyor. Bir tek ana menü rahatsız etti beni. Çünkü ana menüyü açtıktan sonra bir buçuk-iki saniye beklemeden yön tuşlarına tıklarsanız, yanlış yöne gidiyorsunuz. Standart web tarayıcısı karmaşık siteleri yüklerken zorlanabiliyor ama genellikle hızlı. Beraberinde gelen Flash Player denediğim birkaç Flash oyunda az bir yavaşlık gösterdi, bunu da belirtmekte fayda var (ama bunlar Flash Lite için optimize edilmiş oyunlar değildi).

Nokia E63 ile birden fazla programı açarak rahat rahat çalışmanız mümkün. Müzik dinlerken bir web sitesine göz atabilir, dikkatinizi çekenleri bir Word dokümanına not edebilir, bu arada Fring’i de açık tutabilirsiniz.

Sonraki Bölüm: Bir akıllı telefon olarak E63

Bir akıllı telefon olarak E63

Son zamanlarda "önce bilgisayar" olmasıyla övünen cihazlar çıkıyor. Bu telefonlar akıllı ise, E63 "yarım akıllı" gözükebilir, ama görünüş sizi aldatmasın. E63 öncelikle telefon, sonra bilgisayar ve bu güzel bir şey. Çünkü son derece stabil, menüleri hızlı, sürprizleri yok denecek kadar az. Pili kendi kendine bitmiyor. Bir anda kendi kendine kapanmıyor.

Diyebilirsiniz ki, "Yazılım yüklenebilen her cihazda böyle stabilite problemleri olabilir, normaldir". Ama o cihazlara yazılım yüklemeseniz de problem çıkartıyorlar, işte asıl mesele bu. Cihazın beraberinde gelen yazılımları kullanırken bile çöküyorlar, cebinizde durduk yere kilitleniyorlar.

Evet, çok fazla yazılım yok E63 için. Zaten bol bol eleştiriyorum, iPhone ile karşılaştırıp yerin dibine de geçirebilirim E63’ü, ama kesinlikle haksızlık olur bu. E63 bir tam bir “iş telefonu”. Öyle ki Sony Ericsson telefonlar bile daha eğlenceli ondan. Bunu göz önünde bulundurarak satın alırsanız cihazı son derece memnun kalabilirsiniz.

Kopyala-yapıştır, video çekme, ses kaydı, MMS, ister internetle ister PC Suite ile senkronizasyon, Lite de olsa Flash desteği, MicroSD yuvası, değiştirilebilir pil, stabilite ve şu anda aklıma gelmeyen pek çok özelliği, onu günümüzün "akıllı" telefonlarından ayırıyor. Yani aklını ne yönde kullanan bir telefon istediğiniz önemli!

Sonraki Bölüm: Sonuç

Nokia E63 incelemesi: Sonuç

İncelemenin ilk sayfasına dönmek için tıklayınız

Doğrusu o tam bir iş telefonu, eğlenceli olan pek bir yönü yok. Bu yüzden bu incelemeyi yazarken biraz zorlandığımı itiraf etmeliyim. Akıllı telefon ya da PDA telefon deriz ya, bu cihazlar önce PDA, sonra telefondur genellikle. E63 ise önce telefon, sonra PDA. Hiç kullanmayacağım bir sürü telefon özelliği var. Akıllı olduklarını iddia eden telefonların aksine, stabil, yarı yolda bırakmayan bir telefon.

Her telefonun kendi işletim sistemi ve kendi stili vardır. Siz de Symbian stiline alışıksanız hiç zorluk çekmeyeksiniz. Ancak değilseniz, karmaşık menü yapısına alışmanız biraz zaman alabilir.

Sürekli düşen fiyatı ile Nokia E63 ciddi bir telefon isteyenler için iyi bir tercih olabilir. Daha eğlenceli bir Symbian isterseniz, Nokia 5800 büyük dokunmatik ekran, GPS, daha iyi ses kalitesi ve daha iyi kamera gibi özellikler ekliyor. Symbian olmayan eğlenceli bir telefon isterseniz, Sony Ericsson’lara göz atmanızı tavsiye ederim. Yakın fiyatlara GPS, WiFi ve kaliteli bir kamerası olan SE telefonlar alabilirsiniz.

Bu incelemeye dahil edemediğim daha çok şey var, onları da zamanla Mobil Yazılar’da yayınlayacağım inşallah. Derler ya, "Bizi izlemeye devam edin!"

E63'ün Artı Yönleri
Klavyesi güzel
Pil ömrü iyi
Hızlı ve stabil
Flash Lite desteği var
Ofis dosyalarını görüntüleyebilir ve düzenleyebilirsiniz
Sınırsız adres defteri, sınırsız gelen SMS
Kopyala-Yapıştır desteği var

Geliştirilebilecek Yönleri
GPS'i yok
Müzik kalitesi daha iyi olabilirdi
Arabirim daha basit olabilirdi
Daha fazla yazılıma sahip olabilirdi

E63'ün Eski Yönleri
Kamerası çok kalitesiz. Otofokus özelliği yok.
Görüntülü görüşme için kamerası yok
SMS’lerde Türkçe karakterler ile ilgili bir sorun var
İşletim sistemindeki bazı ufak tefek hatalar
Giden SMS kutusundaki mesaj sayısı 999 ile sınırlı

Mobil Yazılar Nokia E63 incelemesi ilk sayfasına dönmek için tıklayınız

3 Aralık 2009 Perşembe

Symbian'da bir kişiye zil sesi atamak

Doğrusu Symbian S60 biraz karmaşık bir işletim sistemi. Hangi ayarın nerede olduğunu bulmak zor olabiliyor. Düz mantıkla, bir kişiye normalden farklı zil sesi atamak için önce "Düzenleme" moduna geçmek gerektiğini düşünebilirsiniz. Ancak bunun yerine, adres defterinden istediğiniz kişiye tıklayıp açmanız, ardından Seçenek menüsüne girip Zil Sesi seçeneğine tıklamanız gerekiyor.

Mobil Yazılar'daki Symbian ile ilgili diğer yazılara göz atmak için lütfen buraya tıklayınız.

1 Aralık 2009 Salı

Personal Launcher ile program kısayolları

Nokia N800/N810'da masaüstünde program kısayolları isterseniz Personal Launcher isimli programı denemenizi tavsiye ederim. Personal Launcher ile en çok kullandığınız programlara tek tıklama ile ulaşabilirsiniz. İkonların masaüstündeki yerlerini, ikon büyüklüklerini değiştirebilirsiniz.





İlgili linkler:
Personal Launcher

Mobil Yazılar'daki Maemo - Nokia N800/N810 ile ilgili diğer yazılara göz atmak için lütfen buraya tıklayınız.